19 Mayıs 24 Pazar 00:58
Pazar, Mayıs 19, 2024
spot_img

EN YENİ

İhracatta sürdürülebilir büyümenin anahtarı inovasyonda

n36Uluslararası pazarlarda parite nedeniyle ülke ihracatımız kısmen gerilese de patent, marka ve tasarım müracaatları dikkate alındığında Türkiye’nin ülke ihracatının yoğun olarak gerçekleştiği sektörler, gelecek için umut vaat ediyor.

Son yıllarda ihracatımız miktar bazında artış göstermiş olsa da doların uluslararası pazarlarda değer kazanması, petrol ve altın fiyatlarındaki istikrarsızlık, kimi coğrafyalardaki savaş ortamları ve konjonktürel gelişmeler neticesinde, sanki pariteye her geçen gün biraz daha da boyun eğiyor.

Bunu aşmanın anahtarı yine buluş yapma, katma değer oranı yüksek ürünler geliştirme ve bunun sağlanması için de Ar-Ge’de…

WİPO verilerine göre; dünya liginin son üç yıldaki rakamlarına baktığımızda patent müracaatlarında 24’üncü sıradan 26’ıncı sıraya gerilemişiz mesela.

Aynı dönemde marka başvurularında 19’uncu sıradan 7 sıra yükselerek 12’nciliğe, tasarım müracaatlarında ise 15’inci sıradan 11 basamak atlayarak 4’üncü sıraya yükselmişiz ama…

Patent konusunda arzu edilen ivme tam olarak yakalanamamış olsa da marka tescili ve endüstriyel tasarım alanındaki kayda değer başarı, bize “inovasyon” yani “yenilikçilik” kavramının ülkemizde giderek yerleşmeye başladığını gösteriyor.

Tabii ki bu başarıda her yıl “İnovasyon Haftası” gibi etkinlikler ve bu alanda çeşitli eğitici faaliyetler düzenleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi, KOSGEB, diğer ihracatçı birlikleri ile yerel sanayi ve ticaret odalarının gayretlerinin katkısı büyük.

Yeterli mi?

Elbette ki hayır!

Fikri ve sınai haklar konusunda diğer dünya ülkeleri arasındaki mevcut konumumuzu daha da iyi seviyelere taşımamız için bilinçli bir toplum yapısına kavuşup, yenilikçilikte istikrarlı bir hale getirmemiz şart.

İhracatın yoğun olduğu sektörlerde gerçekleştirilecek sürdürülebilir Ar-Ge ve yenilikçilik hareketleri ile ülkemizin bu alanda lider konuma yerleşmesi şaşırmayın elbette mümkün.

Çünkü gelişmekte olan ülke konumundan, gelişmiş ülke konumuna geçildiğinin bir kanıtı da patent başvuru ve patent tescil sayısıdır. Bu çerçevede ülkemizin sınıf atlaması Ar-Ge konusunun şirketlerin kurum kültürüne yerleşmesinden geçiyor.

Bunun için şirketlere devlet tarafından da destek elzem.

Unutmamakta fayda var; çünkü doğru manada yürütülen Ar-Ge faaliyetleri arttıkça ülkemizin geliştirdiği patent oranları da o düzeyde artış n37gösterecektir.

Burada asıl önemli olan, tescil sayısının artmasının başvuru sayısındaki artıştan daha önemli olduğudur.

2003-2012 yılları arasında patent başvuru sayısı ve tescile bağlanan patent sayısına bakarsak, örneğin 2003 yılında 125 patent başvurusunun sadece 8 tanesi tescile bağlanırken, 2012 yılında bu rakam 630 patent başvurusundan 134 tanesinin tescili ile sonuçlanmış. Patent başvurularındaki artış olumlu değerlendirilse de burada asıl önemli olan tescil oranındaki artıştır ki; bu oran yüzde 6’lardan yaklaşık yüzde 22’lere ulaşmıştır.

Bu rakamı yüzde 50 hatta yüzde 70’lere ulaştırmamız büyük önem arz etmekte. Bu nedenle kanun koyuculara önemli görevler düşmektedir. Çünkü fikri ve sınai haklarının bilincinde bir toplum daha üretken bir hale gelirken ölçek ekonomisinin tesisi daha da kolaylaşacaktır.

Türkiye açısından baktığımızda Güney Kore’de yapıldığı gibi ileriye dönük, uzun vadeli somut politikalar ve eylem planları geliştirilmesi gerekmektedir.

Unutmayalım; dünyaya sadece ürün değil, akıl, model ve iş yapış biçimi satan bir ülke olmak için sadece kurumsal düşünmek de yetmez, bireysel buluşlar da en az kurumsal başvurular kadar önemli, mutlaka değerlendirilmeli ve desteklenmelidir.

Latest Posts

spot_img

KAÇIRMAYIN

HABERDAR OLUN

Nalbur sektöründen en son haberler e-postanıza gelsin.