05 Mayıs 24 Pazar 18:45
Pazar, Mayıs 5, 2024
spot_img

EN YENİ

BS TOOL TRADE ile 5 Alman el aletleri markası Türkiye’de

DSC_0092BS Tool Trade yeni kurulan bir şirket olmasına karşın BS Tool Trade Genel Müdürü Bülent Savaş, sektörde 30 yılı aşkın süredir piyasanın yakından tanıdığı bir isim. 5 Alman markası ile sektöre adım atan BS Tool Trade, çok da alışık olmadığımız bir sistem ile pazara giriş yapacak. İthal edilen ürünlerin genellikle Türkiye’de distribütörlüğü kurulurken Bülent Savaş farklı bir yolla Alman markalarını ve Türk kullanıcılarını buluşturmayı hedefliyor. Savaş, bayiler ile yurt dışındaki üretici firmalar arasında koordinasyon görevi yaparak işlemlerin hızlı, düzenli ve sorunsuz yürütülmesini sağlayacaklarını belirtirken bu şekilde bir çalışma prensibi ile maliyetleri en aza indireceğini ve Almanya’dan gelen ürünlerin bayilere daha az maliyetle ulaşacağını aktardı. BS Tool Trade Genel Müdürü Bülent Savaş ile şirketin kuruluşu, hedefleri piyasaya getireceği yenilikleri ile ilgili bir röportaj gerçekleştirdik.

Biraz kendinizden ve şirketinizden bahseder misiniz? Piyasaya ne gibi yenilik ve avantajları getirmeyi planlıyorsunuz?

35 yılı aşkındır el aletleri sektörünün içerisindeyim. 2014 yılı sonunda 23 yıl genel müdürlük yaptığım firmadan stratejik sebeplerden dolayı ayrıldım. Akabinde BS Tool Trade şirketini kurdum. Kaliteli Alman ürünlerinin Türkiye pazarına ihtiyacı var. Son yıllarda Türkiye’nin büyüme hızı ve ekonomisinin gelişmesi özellikle Alman firmalarının dikkatini çekti. Tabii ki pazarı çok yüzeysel tanıyabiliyorlar.  Sadece İstanbul, Ankara gibi büyük illerde faaliyet alanı bulabiliyorlar. Hâlbuki Türkiye’nin iceberg gibi, onlar sadece görünen tarafını yorumluyorlar. Burada yaygın bir dağıtım ağına ihtiyaçları var. Öte yandan bu ürünleri tüketen bir kullanıcı kitlesi var. Benim misyonum burada satıcı ile kullanıcıyı buluşturup aralarında bir köprü vazifesi görmek. Tabii pazarı iyi tanımak, bu pazarda 35 yılı aşkın süredir, burada ki bayilerimizin yapılarına göre hangi ürün, hangi marka, hangi boyutta ticaret yapılabileceğini iyi bilmem Alman firmalarının benimle çalışabilmesine sebep oldu. Birde benim iş modülüm biraz farklı. Şöyle ki, BS Tool Trade ticari bir şirket olmasına rağmen satın alma ve satış yapmayacak. Yani Türkiye’de bir depo ya da stok olmayacak, talep karşılığı en bu ürünleri Türkiye’de kullanıcılara kendim satmayacağım. Çalışma şeklimiz şu şekilde olacak; Almanya’da temsilciliğini yaptığım üretim merkezlerinde stokta mal bulunabilirliği ortalama yüzde 98. Buradaki misyonum istenilen ürünü doğru ve hızlı bir şekilde kullanıcının ayağına getirmek. Bu nasıl olacak? Öncelikle çok iyi bir gümrükleme yapmalıyız. Bu konu da çok iyi bir deneyimim ve çok iyi bir partnerim var. Dolayısıyla biz adresten malı alıyoruz ve adrese paket halinde sunuyoruz. Bu nokta da alışıla gelmiş distribütör kavramının dışında bir anlayış. Distribütör ne yapıyor; malı alıyor, stok yapıyor, bazen stokladığı mal satılamıyor ve mallar depoda kristalleşiyor. Bu durumda distribütör malı geri vermek istiyor firmaya, firma malı almak istemiyor finansal açıdan. Dolayısı ile bütün bu aşamalara baktığınızda en doğru yol ne isteniyorsa onu satmak. Finansal açıdan da şöyle bir avantajımız var. Distribütörlerin yüzde 30-40 kar marjı ile çalışan bir firma olması gerekiyor ki, yanında en azından bir muhasebecisi, deposu, depo sorumlu,  lojistiği, pazarlama teşkilatı giderlerini karşılayabilsin. Bu güne kadar edindiğim tecrübe bunu gösteriyor. Dolayısı ile benim çalışma koşullarımda sadece arada yapılan ticaret üzerinden prim alınıyor. Yani bu demek oluyor ki, şu anda uygulanan ticaret anlayışına göre  bu ürünler Türkiye pazarına yüzde 20-30 daha ucuz girecek. Bu sistem hem kullanıcı için hem de satıcı için daha avantajlı hale geliyor. Kullanıcı daha düşük fiyatlarla ürünü alabilecek, satıcı daha yüksek ıskontolarla ürünü satabilecek ve stok sıkıntıları ortadan kalkacak. Türkiye’de malın gümrüğe takılması, nakliyede sorun çıkması gibi teferruat işleri ile uğraşılmayacak. Biz bunu şirket olarak bir paket halinde sunuyoruz

Ürün gamınızdan ve hangi sektörlere seslendiğinizden bahseder misiniz?DSC_0098

Şuan da portföyümüzde 5 firma ile çalışıyoruz. Bunlardan ilki Hazet. Hazet ağırlıklı olarak otomotiv sektörü piyasasına el aletleri üreten bir marka. 3 bin 500 civarı ürün skalasına sahip. Tolk anahtar grubu da Hazet’te çok kuvvetli. Hazet’in Vigor adında bir ikinci markası da mevcut. Vigor markası daha düşük fiyat segmentinde ki kaliteli ürünleri ile pazarda önemli bir yere sahip. Mevcut misyonuma ek olarak bir de Hazet’in Türkiye Direktörlüğünü yapıyorum.

BS Tool Trade bünyesinde bulunan ikinci marka ise Wera. Yine Alman malı olan Wera markası dünyanın önde gelen tornavida üreticilerinden. Profesyonel kullanıcılar için, çeşitli sanayi uygulamalarında ve vidalı bağlantılarda çözüm sağlayan aletler geliştiriyor ve üretiyor.

NWS Germany ise üçüncü markamız. Sadece pense üreten bir firma. Pense, yan keski, kerpeten, ve saç kesme aletleri üreten Almanya’nın sayılı şirketlerinden bir tanesi.

Mob Peddinghaus ise dördüncü markamız. Ağırlıklı olarak el aletleri üretimi gerçekleştiren Peddinghaus, bits üretimi yapan Schöder firmasını satın alarak ürün gamını zenginleştirdi. BS Tolols Trade olarak bu iki markayıda Türkiye’ye getiriyoruz. Narex Power Tool ise beşinci markamız. Elektrikli el aletleri konusunda faaliyet gösteriyor. Yüzde yüz Alman malı olması ile birlikte Çek Cumhuriyeti’nde fabrikası bulunuyor. Gerek fiyat gerekse kalite açısından Türkiye’deki kullanıcıların beklentileri ile uyuşan bir seri. Ürünlerin stokta bulunabilirliği yüzde yüz. Ürünlerin stokta bulunabilirliği ne demek bunu da ayrıca açıklamak isterim. Çalıştığımız 5 markanın 4 tanesinin stokta bulunabilirliği yüzde 95 Narex markasının stokta bulunabilirliği ise yüzde 100. Bu şu demek oluyor; Siparişinizi verdiğinizde maksimum 2 hafta içinde Türkiye’de ki kullanıcıya ulaşmak mümkün. Dolayısı ile bu durumda eskisi gibi yüksek stokları Türkiye’de bulundurma zorunluluğu da artık ortadan kalkıyor.

Neden Özellikle Alman markaları?

Teknik olarak baktığınız zaman Almanya çok ileri bir teknolojik seviyeye sahip. Alman teknolojisi takdir edilecek derecede güçlü. Geçmiş profesyonel çalışma hayatımda diğer ülkelerle de çalıştım fakat, örneğin Narex el aletleri fabrikasındaki teknoloji, disiplin ve çalışma ahengi bir Japon firmasında yoktu. Tam zamanlı üretim dediğimiz modeli oldukça verimli ve kaliteli kullanıyorlar. En önemlisi robotlar çok kullanılıyor. Bu da tabii işin teknik kısımları.

Bayilik çalışmalarınız ne yönde ilerleyecek?

30 yılı aşkın süredir bu sektörün içinde yer almamla birlikte sektörde, kimler hangi alanlara sesleniyor, kimler bu bayrak yarışında hızla sizinle koşabilecekler sorularının yanıtlarını verebiliyor olmam en büyük avantajım. Kendime bir program ve koordinat belirledim Türkiye içerisinde. Başta İstanbul, Ankara olmak üzere Güneydoğu, Akdeniz, İç Anadolu gibi Türkiye’nin bir çok yerine ulaşmayı planlıyorum.

Satış sonrası hizmet çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Satış sonrası hizmet bu segmentte özellikle çok önemli. Belli kanun maddeleri ve belli yasalar içerisinde tabi ki satış sonrası haklarınız doğuyor ama bunu bir kenara bırakacak olursak, eğer burada satış yapmak istiyorsanız, pazara değer veriyorsanız kullanıcıyı mutlu etmek zorundasınız. Bunu dışında birde bölgesel toplantılar yaptırmayı düşünüyorum. Bir de şu nokta var ki Almanların teknolojileri nasıl gelişmişse, bizlerinde bu tür organizasyonel becerileri çok gelişmiş. Almanlar ürün odaklı mantaliteden, Türklere göre daha geç çıktılar. Onlar ürün odaklı düşünürken bizler de pazar odaklı, insan odaklı düşünüyorduk.

Yapı marketlerle çalışmayı düşünüyor musunuz?

Hali hazırda Wera, Narex markaları yapı marketlerde satışta. Ama diğer markalarında girmesi olumlu bir gelişme olur. Benim birincil hedefim yapı marketler değil, öncelikli hedefim bayiler. Ürün bayi ile tanışmadan, tanınmadan yapı marketlere ulaşmasını pek sağlıklı görmüyorum. Bu açıdan bu işe yıllarını vermiş bayilerle öncelikli olarak görüşmek istiyorum.

DSC_0108Sektörle alakalı sizce yaşanan sıkıntılar nelerdir?

El aletleri sektörü oldukça hareketli ve bir o kadar da zor bir sektör. Piyasanın genel sıkıntılarında ilki ödeme konusu. Maalesef ödeme konusu yıllardan beri disipline olamamış bir problem. Ama ekonomide ki eski yüksek enflasyonların olmaması, bir kaç kriz yaşandıktan sonra; kullanıcıların, satıcıların, bayilerin elekten geçmiş olması, bugün ayakları yere basan daha güvenilir bir tablo oluşturuyor. Aslında bu güvenilir tablo sayesinde uzun vadelerde biraz makul seviyelere çekildi. Bu disiplin sağlanmaya devam edildiği takdirde ben sektörün ekonomik anlamda çok büyük sıkıntılar yaşayacağını düşünmüyorum. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de önünü iyi görüp hareket etmek gerekiyor ve akabinde yavaş yavaş büyümeye çalışmak lazım. Bunların dışında Türk müteşebbisinin gayet doğru yolda olduğunu düşünüyorum. Köln Hırdavat Fuarı’na gittiğimde bir çok Türk ile karşılaşıyorum Bütün gelişmeleri yakından takip ediyorlar. Ki bazı yerlere ulaşmakta sıkıntı çekiyorlardı, ben de naçizane bu noktada sıkıntıları azaltmak için varım diyorum.

Şubat 2015 içerisinde ithal edilen 130 kalem ürüne getirilen zam ile alakalı neler düşünüyorsunuz?

Gözetim bedeli, ek vergi gibi fonlar kullanıcıya mutlaka fayda sağlayacaktır. Çünkü artık herkes çok çok ucuza ürünler getirip Türkiye pazarında satışa sunuyordu. Bu noktada piyasada kalitesiz ürünler dolaşıyor ve bundan en çok etkilenen yine son kullanıcı oluyordu. Artık bu durumun ortadan kalkacağını düşünüyorum. Tabii olarak da yerli üretici için bu aşama önemli bir fırsat.

Latest Posts

spot_img

KAÇIRMAYIN

HABERDAR OLUN

Nalbur sektöründen en son haberler e-postanıza gelsin.