05 Mayıs 24 Pazar 10:10
Pazar, Mayıs 5, 2024
spot_img

EN YENİ

Güvenlik her şeyden önce geliyor

Türkiye İş Güvenliği İş Adamları Derneği (TİGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı M.Emin Kuşçu : “iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılan dayatmalar neticesinde belli standartların ve zorunlulukların gelmesiyle birlikte, standardı olan doğru ürün kullanımı artması olacak. Doğru ürün kullanımın ve İş Sağlığı Güvenliği Yasası’nın gerek meslek hastalıklarında gerekse de iş kazalarında azalmasında ciddi katkı sağlayacaktır”  dedi.

6331 sayılı yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı kötünün iyisi olduğunu belirten Türkiye İş Güvenliği İş Adamları Derneği (TİGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı M.Emin Kuşçu; “Yasanın iş sağlığı ve güvenliği konusunda işverenlere ciddi yaptırımlar getirdiğini ayrıca yasanın olumlu yönleri konusunda altyapısının çok iyi hazırlanmadığını ve Avrupa Birliği’nin bu konudaki dayatmaları sonucunda aceleye getirildiğini” söyledi. İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda mevcut yasada, hem cezai hem de maddi anlamda ağır yaptırımların yer aldığını söyleyen Türkiye İş Güvenliği İş Adamları Derneği (TİGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı M.Emin Kuşçu’dan hem 6331 sayılı yeni İş Sağlığı ve Güvenliği hem de TİGİAD’ın faaliyetleri hakkında bilgi aldık.

TİGİAD’ın gelişim süreci ve amaçları hakkında bilgi verir misiniz?
“1999 yılında 5-6 kişinin teşebbüsü ile kuruluş çalışmaları başlayan İş Güvenliği İş Adamları Derneği (İSGİAD), 2000 yılında resmen kuruldu. Daha sonra Türkiye isminin alınmasıyla birlikte örgütün ismi TİGİAD olarak değişti. TİGİAD Türkiye’deki iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili kişisel koruyucu malzemeler üreten, pazarlayan, bu konuda danışmanlık ve eğitim hizmeti veren şirketlerin bir araya geldiği bir dernek. Öncelikli hedefimiz, üyelerimizin AB’nin iş güvenliğiyle ilgili CE ve birtakım standartlar, uygulamalar getirmesi. Derneğimiz için en önemli unsurlardan bir tanesi, kişisel koruyucu ekipmanlarda CE onayı ve TSEN  standardı taşımayan ürünlerin, üretilmemesi, ithal edilmemesi ve pazara sunulmaması, satışının olmaması. Ayrıca üyelerimizi bu konuda bilgilendirmek için firma personellerine yönelik eğitimler düzenliyoruz. 3 ayda bir İş Güvenliği isimli dergimizi yayımlıyoruz. Dergimizde ‘’Iş Güvenliği’’ konusuna açıklık getirecek bilgileri yayımlıyoruz.”

TİGİAD üyeleri ağrılıklı olarak kimlerden oluşuyor?

“TİGİAD’ın şu an 85 üyesi bulunuyor. İthalat ve pazarlama alanınında faaliyet gösteren üyelerimiz daha ağırlıkta yer alıyor. Türkiye’de iş güvenliği alanında üretim yapan firma sayısı çok az, onun için ağırlık daha çok ithalat yapan üyelerimizde. Türkiye’de üretim konusunda olumlu süreçler yaşanıyor; dolayısıyla üretici üye sayısımız da giderek artıyor.” 

TİGİAD’ın 2013 yılı çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?

“Bu seneki güncel konumuz, 30 Haziran 2012’de yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası. Bu yasayla ilgili pratikte yaşanan bazı sıkıntılar var. Dolayısıyla bu yasayla ilgili aydınlatıcı, sorunları giderici birtakım araştırmalar ve çalışmalar yapıyoruz. Bu konuyla ilgili dergimizde ve diğer seminer faaliyetlerimizde Yasa’ ya açıklık getirici ve Yasa’ nın eksikliklerini tartıştığımız bilgiler veriyoruz. Uygulamada yaşanan sıkıntıları görüp, ona göre üyelerimize bilgiler aktarıyoruz. Bunun dışında Avrupa’da bizim derneğimizin üst örgütü olan ESF’ye (EUROPEAN SAFETY FEDERATION)  üye olma konusunda çalışmalarımız var. Bu yıl ESF yöneticileri ile karşılıklı ziyaretlerimiz gerçekleşecek. Fuar etkinliklerimiz de mevcut. WIN Fuarı ile ilgili olarak Hannover Messe ile bir anlaşmamız oldu. WIN’in 2.fazının destekçisi olduk. Üyelerimize bu anlamda katılım için yardımcı oluyoruz, özel anlaşmalar yaptık.”

MEVCUT BIR BOŞLUĞU DOLDURACAK BIR YASADIR
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nda gördüğünüz eksiklikler nelerdir? Yasayı artıları ve eksiklikleriyle değerlendirir misiniz?

“Yasa kötünün iyisi; çünkü bir kaos vardı. Daha önce bu iş yönetmeliklerle sürdürülmeye çalışılıyordu. Bu konuda ciddi sıkıntılar yaşanıyordu. Yasa, iş sağlığı ve güvenliği

konusunda işverenlere ciddi yaptırımlar getiriyor. Hem cezai hem de maddi anlamda ağır yaptırımlar var. Bunun içinde iş yeri kapatma gibi çeşitli unsurlar bulunuyor. Bu iyi bir şey; ama altyapısı çok iyi hazırlanmadan, birazda Avrupa Birliği’nin bu konudaki dayatmaları neticesinde aceleye getirilmiş bir yasa.  İş sağlığı ve güvenliğinin en önemli unsurlarından birisi, doğru kişisel koruyucu donanımların kullanılmasıdır. Şimdiye kadar Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri de buydu. Standart dışı ve doğru olmayan ürünler kullanıcılarda ciddi meslek hastalıklarına ve iş kazalarına neden oluyordu. Bizim dernek olarak kuruluş amaçlarımızdan en önemlisi de bu. Biz üyelerimize sürekli doğru, belli bir standardı olan kişisel koruyucu donanımların satılması, ithal edilmesi ve üretilmesi yönünde hep  çağrılar yapıyoruz. Bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bunu da ciddi anlamda sağlamış durumdayız. Bu yasayla da bunlar getirilmek istendi. İş yerlerinde güvenlik ön planda; ama bunu yaparken bunları denetleyecek, bu yasanın maddelerini hayata geçirecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı denetçiler ve müfettişler konusunda çok ciddi eksiklikler var. İşyerlerinde zorunlu işyeri hekimi, iş sağlığı ve güvenliği uzmanların oluşturulması gerekiyor. Bunlarla ilgili çok eksiklikler bulunuyor. Bu konuda eleman yetiştirecek kurumlarda da ciddi eksiklikler var. Dolayısıyla bu altyapı oluşturulmadan, birtakım ağır yaptırımlar getirilmesi bana göre sakıncalı ve doğru değil. Bence yasayla ilgili temel sorun da bu. Bunun dışında mevcut bir boşluğu dolduracak bir yasadır. Bana göre Devlet hırslı bir reflesk göstererek, bu eksiklikleri bir an önce giderilmelidir.”

Mevcut yasanın oluşum sürecinde TİGİAD’ın bir katkısı oldu mu?

“Biz dolaylı bir tarafız, işverenler örgütüyüz. Sendikalar, Tabipler Odası, İşverenler, mühendis odaları bana göre konunun gerçek tarafları. Bakanlığında gerçek tarafları bir araya getirdiğine inanıyorum. Bizler kişisel koruyucu donanımları ithal edip, üreten ve pazarlayan şirketlerin oluşturduğu bir örgütüz. Dolayısıyla biz bu konuda tam taraf değiliz. Ama izliyoruz, dolaylı olarak bizi ilgilendiren bir yasa’ nın oluşum sürecinde değil ama, uygulama aşamasında yaşanacak eksiklikler ve yanlışlıkları gidermek amacıyla Ç.S.G.B’ ca  “Kişisel Koruyucu Donanimlar Teknik Komitesi” adı altında tavsiye kararlar verecek bir çalışma grubu içerisinde Derneğimiz  de yer alacaktır. Bu çalışma grubu 2 yıl süreyle görev yapacak, ilgili resmi kurum ve sivil toplum örgütlerini belirleyeceği üyelerden oluşacaktır. Bütün bu yaklaşımlar Devlet’in İş Sağlığı İş Güvenliği’ ne verdiği önemin bir göstergesidir diye düşünüyorum.”

Türkiye’de özellikle hangi iş kolunda iş kazaları meydana geliyor?

“Bir dönem tersanelerde, özellikle Tuzla Tersanesi’nde çok ciddi oranda ölümle sonuçlanan iş kazaları oldu. Bu iş kazalarının üzerine gidildi, burada yaşanan kazalar çok dikkat çekti. Basının gündeminde uzun süre yer aldı. Bunun sonucunda Tuzla Tersanesi’nde çok ciddi yaptırımlar uygulandı. Güvenlik önlemleri daha sıkı tutuluyor. İnşaat, bu konuda riskli bir sektör. Hepimizin bildiği gibi madencilik çok riskli bir sektör. Geçmişte, kişisel koruyucu donanımların doğru kullanılmaması ve yanlış ürün kullanılması bu kazalarda ölüm oranını artıran nedenlerden biriydi. İş kazaları dışında Türkiye’deki en önemli ve işin görünmeyen yüzü meslek hastalıklarıdır. Bunlar kayıtlara da çok geçmiyor; çünkü bu konuda bize istatistiki bilgi sağlayacak kurum yok. Bana göre meslek hastalıkları Türkiye’de çok ciddi bir sorun.”

İş kazalarının meydana gelmesinde doğru koruyucu ekipman kullanılmaması ne kadar etken?

“Doğru ürün ve hiç kullanmaması, burada iki faktör etken. Bunlar geçmişte çok sık yaşanan olaylardı. Meslek hastalıklarının oluşmasında en büyük iki faktördü: Yanlış ürün kullanımı ve hiç kullanılmaması. AB ile yapılan bazı anlaşmaların bize en büyük faydası,  iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılan dayatmalar neticesinde belli standartların ve zorunlulukların gelmesiyle birlikte, standardı olan doğru ürün kullanımı artması olacak. Doğru ürün kullanımın ve İş Sağlığı Güvenliği Yasası’nın gerek meslek hastalıklarında gerekse de iş kazalarında azalmasında ciddi katkı sağlayacağına inanıyorum.”

İş kazalarının büyük bir kısmının 50 kişinin altında işçi çalıştıran işletmelerde meydana geldiği görülüyor. Nedeni nedir bunun? Bu tür işletmeler daha az mı denetleniyor?

“Yasanın en iyi yanlarından biri de 50 kişi sınırının ortadan kalkması oldu. Bir işçi bile çalıştırılsa belli risk analizlerinin yapılıp, belli güvenlik önlemlerinin alındığına dair kayıtların bulunması ve belli uzmanların orada olması gerekiyor. Bu konuda da yasaya göre, devletin bazı destekleri olacak. Örneğin 9 kişi çalıştıran ve ekonomik durumu iyi olmayan bir firmaya devlet uzman sağlamak zorunda. Bu yasanın küçük işletmeler için bazı şeyleri düzelteceğine inanıyorum. Türkiye’deki büyük gruplar ve yabancı sermaye ile ortaklığı olan firmalar, bu yasadan önce de çok dikkatli ve özenli davranıyorlardı. Bu yasa bu tür firmalarla ilgili bir değişiklik getirmeyecek. Bu firmalar yasadan önce de doğru ürün kullanıyordu, uzman ve iş yeri hekimi çalıştırıyorlardı. Dolayısıyla sorun zaten bu küçük işletmelerdeydi. Ciddi bir çelişki vardı. Küçük işletmelere de aynı koşullar sağlanacağı için bu ciddi şekilde bir yarar sağlayacak. Çalışanların sağlığı bana göre toplumun sağlığı. Bir çalışanı tek kişi olarak düşünmemek lazım.”

DOĞRU VE CİDDİ ÖNLEMLER

Şantiyeler ve maden ocaklarında yaşanan iş kazalarının nedenleri nelerdir? Bu tür kazaların tekrarlanmaması için ne gibi önlemler alınabilir?

“Madenlerde çok sık grizu patlamaları yaşanıyor. Aslında önlemler de alınıyor. Bazen beklenmedik durumlar yaşanıyor. Devletin çalıştırdığı madenlerde ciddi önlemler alınıyor. Bireysel ve küçük işletmelerde doğru ve ciddi önlemler alınmıyor. Onun için de bu tür madenlerde kazalar daha sık yaşanıyor. İnşaat alanlarında en büyük kazalar yüksekten düşme ve baret kullanmamaktan kaynaklanıyor. Emniyet kemeri kullanımı için de ciddi bir eğitim ve altyapı gerekiyor. Maalesef işverenler bunu sağlayamıyor. Çok ciddi ve marka değeri yüksek inşaat firmalarının bile bazen emniyet kemeri olmadan işçi çalıştırdığını görüyorum. Büyük işlemelerin 5-10 yıl denetlenmediği bir ortamda, apartmanların bu yasa kapsamına alınması çok komik durum. Denetimde çok ciddi sıkıntılar var. Kamunun bu alandaki elemanları yeterli değil. Büyük işletmelerde bunun farkında, küçük işletmeler de bunu hiç umursamıyor. Denetim ve ceazi yatırımlar iş kazalarının önlenmesinde çok büyük önem taşıyor.”

İşletmelerde genelde ne tür iş güvenliği önlemleri alınıyor?

“Bundan 10-15 sene öncesine kadar iş güvenliği önlemleri çok ilkeldi. İş kazası olduğunda gelen müfettişın baktığı tek şey, duvarlarda uyarı levhası olup olmadığıydı. Çalışanın parmağı kopar, konuyla ilgili de orada levha yok ise suçlusun. Geçmişte çok ilkellikler vardı. Büyük işletmeler gerekli tüm iş güvenliği ile ilgili önlemleri alıyor. Problem küçük işletmelerde. 10-15 katlı bina yapılıyor. Çatı kenarında çalışan işçiler emniyet kemeri olmadan çalıştırılıyor. İşverenlerin “Ben ekipmanı veriyorum; ama kullanmıyorlar” serzenişleri oluyor. Doğru ürün verilmediği için işçinin çalışmasında sıkıntı yaşanıyor. Nasıl kullanılacağına dair eğitim verilmiyor. Eğitim olması gereken en önemli alanlardan bir tanesi, iş sağlığı ve güvenliği sektörüdür; çünkü ne kadar en iyi malzemeyi verseniz de doğru kullanım ile ilgili eğitime sahip değilse verilen malzeme bir yarar sağlamaz.”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği alanında yaptığı çalışmaları yeterli buluyor musunuz?
Bizim ülkemizin temel sorunu, üretip araştırmıyoruz ve bir yere varamıyoruz. Biz hep tepeden gelen dayatmalarla birebir aslına uygun tercüme edip, bizimmiş gibi yasalar ve yönetmelikler çıkartıyoruz. Temel sorunumuz da bu. Çünkü devletin bu anlamda ciddi bir sıkıntısı var. Yasayı denetleyecek, hayata geçirecek ve bu yaptırımları uygulayacak bilgi birikimine sahip uzmanlar yok. Elemanlar yeterli değil. Böyle olunca da Avrupa’nın bize sunduklarını uygulamaya çalışıyoruz.”

Sektörün ihracat potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz?

“Kişisel koruyucu ekipmanlarla ilgili bundan 10 sene öncesine kadar hep ithalat ağırlıklıydı. Bu alanda üretim yapan firma yoktu. Ama şu anda sevindirici gelişmeler yaşanıyor. Örneğin iş ayakkabıları konusunda Türkiye’de doğru ürünü üreten birkaç firmaya sahibiz. Bunların ciddi ihracatları da söz konusu. Toz maskeleri ile ilgili ciddi üretim ve ihracat yapan firmalar var. Aynı şekilde eldiven konusunda da ciddi üretim ve yatırım yapanlar mevcut. Bunlar olumlu gelişmeler. Ama hala kişisel koruyucu malzemelerin yüzde 70’ini Uzak Doğu ya da Avrupa’dan ithal ediyoruz. Ama bu konuda iyiye doğru bir gidiş var. Bu konudaki ortalama ihracat bilgisine sahip değiliz. Türkiye’de bu bilgiler net değil.”

“SEKTÖR GELECEKTE DAHA İYİ KONUMDA OLACAK”

Toparlamak gerekirse son olarak sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

“1970’lerde iş güvenliği diye bir sektör yoktu. Fabrikadaki koruma malzemeleri demir uçlu ayakkabı, kot kumaştan elbise bir de deri eldivendi. Bunun dışında koruyucu malzeme yoktu. Çok ilkel şartlarda pencere camından gözlük yapılırdı. Yürekler acısı bir durumdu. Şimdi geldiğimiz noktayı görünce umutluyum. Gelecekte daha iyi olacağına inanıyorum. Çünkü bir bilinç oluştu, bu işin önemi anlaşıldı. Bütün bunlara rağmen iş kazalarında perişan durumdayız. Avrupa’da iş kazaları sıralamasında ilk 3’ün içinde yer alıyoruz. Dünyada da sıralamamız çok kötü. Bunun çok hızlı bir şekilde düzelmesi gerekiyor. Yeni yasanın, iş kazalarının ciddi bir şekilde önlenmesinde milat olmasını temenni ediyorum. Türkiye’de bu utanç tablosunun, iş kazaları ile ilgili sıralamamızın düzelmesi gerekiyor. Burada devlete çok ciddi görev düşüyor. Yasanın uygulamasıyla elde edilecek sonuçlara göre, bir an önce yönetmeliklerle düzeltilip, doğru bir hale gelmesini diliyoruz.”

 

Latest Posts

spot_img

KAÇIRMAYIN

HABERDAR OLUN

Nalbur sektöründen en son haberler e-postanıza gelsin.