15 Ekim 25 Çarşamba 06:57
Çarşamba, Ekim 15, 2025
spot_img

EN YENİ

Teknik Hırdavat Sektöründe Dönüşüm, Dayanıklılık ve Stratejik Yönelimler

Teknik hırdavat sektörü, Türkiye sanayisinin tamamlayıcı yapıtaşlarından biri olmasının yanı sıra, yerel ölçekte istihdam yaratan ve ekonomik canlılığı destekleyen önemli bir ticaret

alanıdır. Bu yazıda; zincir marketlerin sektörde yarattığı yapısal baskı, ekonomik belirsizliklerin ticarete etkisi, ödeme sistemlerinde karşılaşılan riskler ve konkordato

uygulamaları üzerinden sektörün karşılaştığı temel sorunlar ele alınmakta, çözüm önerileriyle birlikte stratejik yönelimler sunulmaktadır.

Yerelden Küresele Bir Sektör Fotoğrafı

Türkiye’de teknik hırdavat sektörü, yalnızca üretim ve satıştan ibaret olmayan, aynı zamanda küçük ve orta ölçekli işletmelerin taşıyıcı kolonu olarak tanımlanabilecek özgün bir sektördür. Bu yapı, yerel esnafın bilgi birikimi, uzmanlığı ve güvene dayalı müşteri ilişkileriyle beslenmektedir. Ancak son yıllarda yaşanan yapısal dönüşümler, özellikle zincir marketlerin sektöre doğrudan müdahil olması, geleneksel ticaret modelinde ciddi aşınmalara yol açmıştır.

Rekabetin Bozulan Doğası ve Kültürel Aşınma 

Zincir marketlerin teknik hırdavat ürünlerini kalıcı reyon düzenlemeleriyle satışa sunması, sektör dinamiklerinde yapısal bir kırılma yaratmıştır. Bu gelişme yalnızca ticari bir strateji değil; ürün yerleşiminden fiyatlandırma politikalarına, kampanya yönetiminden marka

algısına kadar çok boyutlu bir yayılma biçimiyle mahalle nalburlarının faaliyet alanlarını daraltan bir dönüşüm sürecidir.

Stratejik raf planlamaları ve geniş ürün yelpazesi aracılığıyla oluşturulan bu sistem, fiyat rekabeti üzerinden kısa vadeli tüketici ilgisi toplarken; uzun vadede sektörel uzmanlığı, bilgi aktarımını ve yerel esnafın varoluş zeminini aşındırmaktadır. Teknik bilgiye dayalı satış,

zincir market raflarında salt bir ürün etiketine indirgenmiş; malzemenin hangi işte, nasıl ve neyle birlikte kullanılması gerektiğine dair ustalık bilgisi devre dışı bırakılmıştır.

Özkan Yüksel İstanbul Ticaret Odası 61 No’lu Teknik Hırdavat Komitesi Üyesi

Şunu unutmamak gerekir ki; serbest piyasa koşulları yalnızca rekabeti değil, aynı zamanda dengeyi de gözetmelidir. Mahalle esnafının varlığını sürdürebilmesi, sadece ekonomik bir sorun değil; aynı zamanda kültürel bir sorumluluktur. Tıpkı mahalledeki fırın, eczane ya da kırtasiyenin bir sosyal hafızayı temsil etmesi gibi, nalbur dükkânları da teknik becerinin, yerel bilginin ve esnaf-usta ilişkisinin taşıyıcısıdır.

Dolayısıyla yaşanan bu dönüşüm yalnızca satış kanallarının çeşitlenmesi olarak değil, bir sektör belleğinin, bir mesleki aidiyetin ve toplumsal ilişkiler ağının aşınması olarak değerlendirilmelidir. Zincir marketlerin teknik hırdavat alanına bu denli müdahil olması, uzun vadede yalnızca ticari değil, sosyolojik bir erozyon yaratma potansiyeline sahiptir.

Ekonomik Belirsizlikte Dayanıklılık: Liyakat ve Güven

Son yıllarda küresel ölçekte yaşanan jeopolitik gelişmeler (Rusya-Ukrayna savaşı, Çin-ABD ticaret gerilimleri, son 6 ay içerisindeki ülke içi siyasi olaylar, Orta Doğu’daki

istikrarsızlıklar) Türkiye ekonomisinde kırılganlık yaratırken; enflasyonist baskılar, faiz politikaları ve finansmana erişimde yaşanan zorluklar, sektörde faaliyet gösteren teknik hırdavat firmalarının risklerini artırmaktadır.

Bu bağlamda sürdürülebilir ticaretin temel şartı, öngörülebilirlik ve liyakat temelli ekonomik yönetişimdir. Ekonomi yönetiminde karar alma süreçlerinin şeffaf, sektörle istişare içinde ve reel sektörün gerçeklerine duyarlı olması elzemdir. Para politikalarının yanı sıra, üretimi destekleyen, ihracatı teşvik eden, ithalatı rasyonel biçimde düzenleyen çok boyutlu stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır.

Mayıs 2009- 2015 yılları arasında ülkemizin ekonomik istikrar başarısında büyük pay sahibi olan ve Maliye Bakanı olarak görev yapan Mehmet Şimşek’in, Haziran 2023’ te tekrar göreve gelmesi, global anlamda da ülkemiz adına olumlu hava yaratmış, piyasalarda hem güven ortamı hem de kontrollü ekonomik politikaların yapılacağının da sinyallerini vermiştir.

Nitekim, Ticaret Bakanlığı ile birlikte günümüze kadar gelen süreçte, geçmiş dönemlerdeki kırılgan kur dalgalanmaları sona ermiş, Merkez Bankası döviz rezervleri arttırıcı politikalar izlenip, ilk başlarda enflasyonu baskılamak adına faiz oranları kontrollü bir şekilde

arttırılmıştır. Tabi bu durum biz ticaret ile uğraşan müteşebbisleri inanılmaz zorlasa da sabırlı ticaret anlayışı bizlerden istenmiş, sonuç olarak da piyasaların kontrolsüz enflasyonist baskı hızı kırılmış, enflasyon verileri olumlu anlamda aşağı yönlü ilerlemeye başlamıştır.

Ancak unutulmamalıdır ki, ülkemizin ekonomi sistemindeki başarısı, sadece Maliye ve

Ticaret Bakanlıklarının liyakatlı, işi iyi bilmeleri veyahut başaralı ve özverili çalışmaları ile değil, topyekün birden fazla mekanizmanın bir arada aksaksız çalışmaları ile gerçekleşmektedir. Dolayısı ile bu sitemlerin, hem toplumuzda, hem piyasalarda hem de ekonomik sistemimizde kabul edilebilir ölçüde işlemesi, ülke ekonomimizin başarı hızını arttırmasına daha da katkı verecektir.

Vadeli Satış ve Tahsilat Riskleri: Dijital Çözümlerin Önemi

Teknik hırdavat sektörü, büyük oranda çek ve vadeli ödeme sistemlerine dayanır. Ancak mevcut ekonomik koşullarda alacak riskleri ciddi boyutlara ulaşmış, ticari güven ortamı

zedelenmiştir. Vadeli sistemin sürdürülebilirliği, ödeme güvencesine ve tahsilat süreçlerinin teminat altına alınmasına bağlıdır.

Bu noktada dijitalleşme kritik bir rol oynamaktadır. Özellikle Vakıfbank’ın Vinov sistemi gibi banka garantili dijital çek uygulamaları, ticari alım-satım işlemlerinde ödeme güvenliğini artırmakta ve tahsilat risklerini minimize etmektedir. Bu sistem sadece ticari faaliyette uğraşan biz müteşebbislerin değil, hem ekonomimize hem de devletimize ciddi katkılar sağlayacaktır.

Güçlü ülke ekonomilerini incelediğimizde, hepsinin dünya çapında mutlaka markaları veya branşlaştıkları sektörler var. Ama maalesef ülkemiz, bu gayreti göstermeye ciddi anlamda çalışsa da istediğimiz seviyede değil. Ülke olarak ilk önce güvenli ticaret sistemini kendi

içimizde yapmalıyız ki, firmalar büyüme yolunda yara almadan, korkusuzca ticaretlerini yapsınlar. Şirketler sattıklarını alamamaktan çekinmesin ki üretime, yatırıma, istihdama, ar-ge ye, ihracat a emin adımlarla ve iştahla ilerlesinler.

Vinov ve benzeri dijital ödeme sistemleri, Türk Ticaret hayatımıza, vadeli satışlar alanında tamamen yerleşirse, ülke ekonomimiz nominal ve reel anlamda büyüyecek, uzun vadede de

güçlenecektir. Şirketler, dijital kredi havuzlarını büyütebilmeleri için doğru sermaye yapısına, doğru ve güçlü bilançolara geçmek için can atacaktır. Güvenli ticaret sistemlerini kullanmasıyla güçlenen ve büyüyen ekonomimiz ile devletimiz; emekliye, yoksula, çiftçiye, öğrenciye, ihtiyaç sahibi kim ve hangi alan var ise daha da fazla bütçe ayıracak, doğrudan refah seviyemize de olumlu anlamda etkilenecektir.

Tabi bu sisteme hızlıca geçmek kolay değil. Nasıl ki ticari araçlarda doğru vergilendirmenin yapılabilmesi için UTTS sistemine 2-3 yıl içerisinde geçilmesi sağlandı ise, dijital çek ve garantili ödeme sistemleri konusu da hemen değil, yıllara sair olarak yumuşak geçişin ve piyasaların ani bozulmasına mahal vermeden yapılması gerekir. Zaten bu yapılacak da.

Buradaki temel amaç, piyasaların güvenli ödeme sistemlerine geçişin bir ihtiyaç olduğu, bu sistemlerin yaygınlaşma hızına destek vermek, sektörlerimizi ve şirket sahiplerimizi

bilinçlendirmek, odalarda görev yapan ve güvenli ticareti isteyen biz müteşebbislerin el birliği ile alması gereken görevdir.

21’inci dönem Teknik Hırdavat Komitesi olarak, bu sistemin sektörde daha yaygın şekilde kullanılmasını teşvik ediyor, üyelerimizi bilgilendirme çalışmalarını sürdürüyoruz.

Konkordato Uygulaması: Hukuki Korumadan Finansal Belirsizliğe

2018 yılında uygulamaya alınan konkordato sistemi, ekonomik darboğazdaki firmalar için bir kurtuluş modeli olarak öne çıkmıştır. Ancak uygulamada yaşanan aksaklıklar, özellikle

alacaklı konumundaki firmalar için ciddi mağduriyetlere neden olmaktadır. Şahsi deneyimimle ifade etmem gerekirse, konkordato ilan eden bir firmadan 2024 yılı Ağustos ayından bu yana (Nisan 2025) ödeme alınamamış; hukuki süreçlerde ilerleme

sağlanamamıştır. Bu durum, ticarette güven unsurunun yeniden tartışmaya açılmasına sebep olmaktadır.

Konkordato sisteminin daha şeffaf, denetlenebilir ve hızlandırılmış süreçlere kavuşturulması, yalnızca borçlu firmalar için değil, alacaklıların da haklarının korunması açısından hayati önemdedir.

Sonuç ve Öneriler

Teknik hırdavat sektörü, yalnızca malzeme tedariki sağlayan bir yapı değil; aynı zamanda üretimin, istihdamın ve yerel kalkınmanın dinamosudur. Ancak bu yapı, mevcut koşullarda çok yönlü baskılar altındadır. Bu noktada yapılması gerekenler nettir:

  1. Zincir marketlerin teknik hırdavat ürünleri satışında yasal düzenleme ve sektörel sınırlamalar
  2. Mahalle nalburlarının korunmasına yönelik yerel teşvik, vergi avantajları ve koruma politikaları yeniden değerlendirilmelidir.
  3. Konkordato süreçlerinde hem borçlu hem alacaklıyı koruyan dengeli bir reform tekrar gözden geçirilip, hayata geçirilmelidir.
  4. Dijital çek sistemleri gibi güvenli ödeme altyapıları sektörde teşvik edilmeli ve kamu destekli olarak yaygınlaştırılması hızlanmalıdır.
  5. Ekonomi yönetiminde başarının liyakat, şeffaflık ve sektör içi istişare kültürü esas alınması ile birlikte, sadece Maliye ve Ticaret Bakanlıklarının başarılı çalışmaları ile değil, bu sistemi yürüten tüm mekanizmaların, piyasaların olumsuz anlamda etkilenmemesine daha fazla hassasiyet göstermesi ve sonuç odaklı reformlara daha fazla ihtiyacın duyulmasıdır.

İstanbul Ticaret Odası 61 No’lu Teknik Hırdavat Komitesi olarak, bu hedeflere ulaşmak adına sorumluluğumuzu sürdürüyor; sektörün sesi olmayı kararlılıkla devam ettiriyoruz.

Özkan Yüksel İstanbul Ticaret Odası 61 No’lu Teknik Hırdavat Komitesi Üyesi

Latest Posts

spot_img

KAÇIRMAYIN

HABERDAR OLUN

Nalbur sektöründen en son haberler e-postanıza gelsin.