Türkiye sanayisinin ülke kalkınmasında çok önem taşıdığını ve refah payının artmasına katkı sağladığını görmekteyiz. Üretim yapılırken insana, doğaya ve çevreye verilebilecek zararların da konuşulması ve uygulanması çok önem arz etmektedir.
Bazı firmalar kendilerini anlatırlarken; fabrikasının metrekaresi, çalışan sayısı, üretim kapasiteleri ve ayrıca sahip oldukları çeşitli sertifika ve belgelerden bahsediyorlar. Fakat asıl söylenmesi gerekenleri söylememeyi tercih ediyorlar. Örneğin; ürettikleri ürünlerin çevreye, doğaya ve de insana ne kadar zarar verebileceğini ve ürünlerinde ne kadar kimyasal madde ve ya ne kadar kanserojen madde ihtiva edip etmediğini, belirli aralıklarla yetkili kurumlardan aldıkları belgelerini kendi satıcılarına / müşterilerine ve satın alma yetkilileri ile paylaşmaları gerekiyor fakat bunu yapmamayı tercih ediyorlar.
Bu ürünlerin içerisinde kullanım esnasında; toz, koku, duman ve gaz salınımı yapan ayrıca taşlama yapılarak ateş çıkaran ürünlerin içeriğinde SİLİKOSİZ, polyester-naylon, reçine, elyaf, vernik, tiner vs. gibi kimyasal madde kullanılan ürünleri kapsamaktadır. Bu özelliklere sahip olan ürünlerin direkt solunum yolu ile ilk önce insan sağlığına sonra doğaya ve çevreye kalıcı zararlar verdiği aşikardır. Buradan yola çıkılarak bu tür riskli ürünleri satın alırken yukarıda belirttiğim belgelerin firmalar tarafından sorgulanması çok önem arz etmektedir. Ayrıca satın alma yapılırken nasıl olsa büyük bir firma veya markalı bir ürün diye düşünülerek bütün belgelerinin tam olduğunu veya tüm geçerli sertifikalara sahip olduğunu düşünmenin doğru olmadığına inanıyor ve satın alan firmaların mutlaka sorgulama yaparak billinir bir marka olsa bile alacakları ürünün çevreye, doğaya ve insan sağlığına uygunluğunun araştırılması gerektiğine inanıyorum. Bu ürünleri kullanan insanların (operatörler) yakıt tankı, su deposu, madencilik ve tersane gibi kapalı ortamlarda kaynak, taşlama ve boya işlemleri yaptıklarını düşünerek meslek hastalıklarına yakalanma olasılıkları çok yüksektir. En sinsi solunum hastalığı olan SİLİKOSİZ (SİO2) da bunlardan biridir. Bu hastalık insanların bu maddeyi uzun süreli soluması sonucu oluşmaktadır ve maalesef bu hastalığın bir çaresi yoktur!
Açık kaynaklardan yapılan araştırmalara göre silikozis ihtiva eden sektörleri zımpara işleri, seramik-porselen ve kaolin işleri, Maden metal döküm işleri, kumaş aşındırma işleri olarak sıralayabiliriz. Bu sektörlerde çalışan ve bu maddeye maruz kalan kişilerde bu hastalık görülmektedir. Bu hastalık bilindiği üzere bir akciğer hastalığıdır ve taşlama işlemi sırasında yani talaş kaldırma ve yontma esnasında oluşan SİLİKOZİS tozlarının solunumu ile oluşmaktadır. Kot pantolon taşlama işleminde de görülen vakaların çoğu bu hastalıktır.
Buna karşılık bazı firmalar çalışanına pizza ve dondurma partisi müşterisine yaz tatili ve kullanıcılara da t-shirt, şapka, ajanda ve kalem vermek suretiyle bu alan içerisinde düşünmelerini yani bu konuyu çok da düşünmemelerini sağlamaktadır. İnsan sağlığının, doğanın, suyun, ormanların çok değerli olduğunu düşünerek gelecekte çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız en değerli mirasın çevreyi, insanı ve doğayı korumak olduğunu düşünmekteyim. Muhattapların da bu konuya katkı yapmalarının çok değerli olacağını düşünerek başta üniversitelerin ilgili bölümlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların ve yetkili bakanlıkların bu konuların takipçisi olmasının ve gerekli denetimlerin yapılmasında da öncü olmalarının asli görevleri olmasını diliyorum.
Ahmet Kodalak
Hırdavat Sektörü Aşındırıcı Grubu Danışmanı



![eurasia-ajans-logo-1[1]](https://www.nalburteknik.com/wp-content/uploads/2022/06/eurasia-ajans-logo-11.png)