Teklif almıştı.
Teklif, tam bir siyaset klasiği idi.
Özetle şöyleydi:
-Beyefendinin selamı var. Biz, yeni bir siyasi
oluşumun içindeyiz.
Katılırsan, bize güç verirsin. Partimizin ekonomi
kurmayları arasında, seni de görmek istiyoruz.
Kararını bekliyorum. Yanaklarından öperim.
Karar vermekte zorlanıyor gibi yapmış, ama
sonunda “peki” demişti.
Öyle ya, vatana hizmet söz konusu olduğunda,
gerisi teferruattı!
***
Müstakbel politikacı, partisinin ekonomik
programı için çalışmalara başladı.
-Her şeyden önce, ekonomiyi Ağustos 1989
öncesine döndürüyordu. Kısa vadeli sermaye
hareketlerini sınırlıyor; makro dengeleri, sıcak
paranın şantajından kurtarıyordu.
-Faizi de, kuru da mükemmelen kontrol ediyordu.
Dolayısıyla, ABD ekonomisinin ve AB’nin
verileriyle uğraşmaktan kurtuluyorduk.
-Geniş tabanlı bir servet vergisi getiriyordu.
Böylece, rantiyenin ümüğünü sıkıyor,
-IMF’yi kovuyor, iç borçları konsolide ediyordu.
-Gümrük Birliği’nden çıkıyorduk; yerli üretimi,
kotalarla ve kur politikalarıyla korumak için
elinden ne gelirse yapıyordu.
-Merkez Bankası’nı ve banknot matbaasını,
Başbakan’a bağlıyordu.
-İthalatı kısıtlıyor, üzerinde “Made in Uzak