CALDİNİ Kimya Sanayi Ticaret Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Suvay:
“CALDİNİ Olarak Tüm Depremzedelerin Yalnız Olmadıklarını, Yanlarında Olduğumuzu Hissettirmeye Devam Edeceğiz”
“Bizim de çalışanlarımız arasında ailesini, yakınlarını kaybedenler oldu. Yanlarında olmak, acılarını sarmak için elimizden geleni her zaman yapmaya hazırız. Bu acıyı yaşayan tüm depremzedelere öncelikle yalnız olmadıklarını, yanlarında olduğumuzu hissettirmeye devam edeceğiz.”
Ülkemizin büyük bir bölümünü etkileyen deprem afeti dolayısıyla yaşanan acının tarif edilemeyecek kadar büyük olduğu ifade eden Caldini Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Suvay, firma olarak toplumun her acısı ve derdiyle birlikte hareket ettiklerini, acılarını paylaşmak ve destek olmak için ellerinden geleni yaptıkları söylüyor. Maddi ve manevi olarak herkesi etkileyen felaket sonrasında ülke ve millet olarak birlikte seferber olduklarına dikkat çeken Abdurrahim Suvay, birlik ve beraberlik duygusunun milletimizin en kıymetli özelliklerinden biri olduğunu dile getiriyor.
Öncelikle ülkemizde yaşanan deprem felaketinden dolayı geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Yaşanan felaketle ilgili olarak görüşlerinizi alabilir miyiz? Yaşanan olay maddi ve manevi olarak sizleri ve çalışmalarınızı nasıl etkiledi? Okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
Bu felaket, yıllarca unutulmayacak, nesilden nesile aktarılacak büyük bir acı yaşattı hepimize. Üzüntümüzü, acımızı tarif edecek bir kelime maalesef yok. Deprem alanı çok büyük olduğu için toplumumuzdaki herkesi etkileyen bir felaket ile karşı karşıyayız. Bizim de çalışanlarımız arasında ailesini, yakınlarını kaybedenler oldu. Yanlarında olmak, acılarını sarmak için elimizden geleni her zaman yapmaya hazırız. Caldini, bildiğiniz gibi yüzde yüz yerli sermaye olan bir firma bu yüzden bu topraklar bizim doğduğumuz yer, bu vatan bizim, toplumumuzun her acısı, derdi bizim… Bu duygularla maddi, manevi destek olmak ve birlikte acılarımızın üstesinden gelmek için çabalıyoruz. Çaresizlik hissi çok zor ama yalnızlıkla birleştiğinde daha da zor. Bu yüzden bu acıyı yaşayan tüm depremzedelere öncelikle yalnız olmadıklarını, yanlarında olduklarımızı hissettirmeye devam edeceğiz.
Yaşanan afet sonrasında yaralarımızı sarmak için ülke ve millet olarak birlikte seferber olduk bir anlamda. Bu konu hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Milletimizin çabası hakkında neler söylemek istersiniz?
Zor zamanlarda birlik ve beraberlik duygusu ile hareket etmek milletimizin en kıymetli özelliğidir. Komşusu açken, tok yatmayız. Bu bilinç toplumumuza yerleşmiş ve tarih boyunca böyle olmuş. Merhametle paylaşılan acılar hafifler, yükü farklı omuzlara dağılır. Milletimiz de bunu yaptı, yapıyor ve her zaman yapmaya da devam edecek. Tüm bu çabaların yerine ulaşması da önemli bir organizasyon gerektiriyor. Felaket büyüdükçe yarattığı kaos da büyüyor ama bu bizim inancımızı etkilememeli. Aksaklıklara rağmen, bazı sorunlara rağmen elimizi uzatmaya devam etmeliyiz. Sağduyu ve bilinçle tüm bu yardımlaşma seferberliğini sürdürmeliyiz. Ne yazık ki uzun bir süreç bu.
İnşaat sektörüyle direk bağlantılı olan hırdavat ve nalburiye sektörünün inşaat sektörüne etkisini de göz önüne alarak kullanılan malzemeler ve yapı kalitesi hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? İnşaat sektöründe kullanılan malzemelerin niteliğine yönelik neler söylemek istersiniz?
Tüm doğal afetler, canlıları yaşam alanlarında vurur. Evini yani barındığı yeri zedeler. Deprem de, sel de, hortum da etkisini evimizde, iş yerimizde yani barınağımızda gösterir. Sırf insan değil diğer canlıları, hayvanları da yuvasında, barınağında bulur. Bu sebeple her zaman önceliğimiz bulunduğumuz yeri, yuvamızı yani barınağımızı sağlam yapmak olmalıdır. Bulunduğumuz binanın kışın üşütmeyeceği, yağmuru sızdırmayacağı gibi depremde de yıkılmayacağı bir teknoloji ve bilinçle yapılması ve aynı şekilde de korunması gerekiyor. Ancak bu basit bir konu değil. Malzeme kalitesi, uygulama kalitesi, kalifiye eleman, bilinçli yönetici, sıkı denetim mekanizması gibi bütüncül bir faaliyet zinciri. Ayrıca sadece bina değil zemin uygun bina demek lazım buna ve bir de sonrası var. Binaya zarar vermeyecek şekilde yani kolon kesmek gibi hatalar yapmadan binayı kullanmak ve bakımına da önem vermek gerekiyor. Aslında tüm bu bakış açısını tek bir kelime açıklıyor o da bilim. Bilimin ışığında, doğru malzeme ve teknoloji kullanımıyla yapı sektörü deprem felaketlerine karşı insanlarımızı korumaya alabilir.
Son olarak inşaat sektöründeki yüklenicilere ve kullanıcılara neler tavsiye edersiniz. Sizce nelere dikkat etmeliler? Sektöre bir mesajınız var mı?
Üretimin tüm aşamaları insana, yaşama, doğaya ve geleceğe uygun olmalı. Bu tüm sektörler için geçerli. Toplumumuzda “kaş yaparken göz çıkarmamak” diye çok anlamlı bir söz vardır. Tüm sektörler, tüm üreticiler, inşaattan, çiftçiye, sanayiden, tekstile işini yaparken insanlık yararını öncelikli hale getirmelidir. Birlikte yaşam demek acıyı da mutluluğu da paylaşmayı doğurur. Bu bizim tercihimiz, ya acı yaratan tarafta ya da sevinç yaratan tarafta olacağız. Kurallara uyan, insan sağlığını öne çıkaran, geleceği düşünen, çocuklara bırakacağımız dünyayı önemseyen, bir üretim biçimi oluşturmamız gerekiyor. İş dünyası teknoloji ile ilerleme ve gelişme açısından hep daha ileriye gidiyor ve üretim metotları hep zenginleşiyor ancak bu gelişime insani değerleri de ekleyerek gelişip, yeni üretim çağımızda bu kavramı ana unsur haline getirmeliyiz. Bu felsefeyi sadece inşaat sektörüne değil tüm üretim ağına yaymak ana hedefimiz olmalı çünkü bu bir zincir ve halkalardan bir tanesi bir bu zihniyeti bozarsa sadece inşaat sektörünün tek başına doğruyu yapmasını beklemek bir hayal olacaktır. İnşaat ve hırdavat sektörü paydaşları olarak bize öncülük etmek düşüyor. İnançlı, kararlı bir şekilde doğru olanı yapmaya özen gösterdikçe, diğer tüm sektörler de buna ayak uyduracaktır.
