19 Nisan 24 Cuma 23:27
Cuma, Nisan 19, 2024
spot_img

EN YENİ

İş Koruma; Müşterilerine 40 Yılın Tecrübesi ve Geniş Ürün Yelpazesi İle Hizmet Veriyor

iskorumaFaaliyetlerine 1975 yılında iş eldiveni imalatı ile başlayan İş Koruma, ürün yelpazesini sürekli geliştirerek “İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı” sektöründeki ticari hayatına hız kesmeden devam ediyor. İş Koruma, bayilerine; 40 yıllık tecrübenin yanı sıra, stok ve fiyat gibi bir çok konuda da avantajlar sunuyor. İş Koruma İş Güv. Malz. San. Tic. Ltd. Şti. Firma  Yetkilisi Arda Ataoğlu ile firma faaliyetleri ile birlikte sektöre dair sorun ve çözüm önerilerin yer aldığı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ürün grubumuz oldukça kapsamlı 
İş Koruma olarak biz ne yapıyoruz sorusuna verebileceğimiz en kısa yanıt ile: “İş güvenliği alanında ki her üründe ve bu ürünlerin her aşamasında faaliyet gösteriyoruz.” diyebilirim. Yani, iş güvenliği ürünlerinin hemen hemen tümünün ya ithalatını yapıyoruz ya da bizzat üretimini yapıyoruz ve bu ürünleri dağıtıcılara satıyoruz, onlardan da bizim gösterdiğimiz hizmet kalitesini azaltmadan son kullanıcıya ulaştırmalarını bekliyoruz. Dağıtıcılarımızın etkili olamadığı bölgelerde bizler devreye girerek ürünlerimizin denenmesini ve son kullanıcıdan talep görmesini sağlıyoruz, zira istediğiniz kadar kaliteli ürün getirin, siz onu kullanıcıya tanıtmadığınız sürece hiçbir zaman kendi kendine talep görmeyecektir. İş koruma olarak da ürün gruplarımız oldukça kapsamlı. İş güvenliğinde kullanılabilecek bütün ürünleri firmamız bünyesinde bulabilirsiniz. Bizlere 40 yılın öğrettiği önemli ipuçlarından birisi; ‘müşterilerin her zaman tüm ürünleri tek bir adresten tedarik
edebilecekleri firmaları daha çok seviyor’ olmalarıdır.

Bayilerine bir çok avantaj sunuyor
Bayilere sağladığımız avantajların başında ürün çeşitliliği geliyor. Başta da bahsettiğim gibi iş güvenliği  sektöründe neredeyse tüm ürünleri bizde bulabilirsiniz. Bu durum da bayiler için avantaj oluşturuyor. Bir ürünü nereden aldılarsa diğer ürünleri de aynı yerden temin etmek istiyorlar. Ki zaten bayiler için önemli olan stokun, fiyatın, ürünlerin güvenilir olmasıdır. Biz İş Koruma olarak bütün bunları bayilere tek firma altında sunabiliyoruz. Aslında bu kadar çok çeşitli ürünü takip etmek ve hepsinde iddialı olmak zor bir uygulama. Bizler bunu başarı ile uyguluyor ve bu başarının karşılığını da bayilerimiz ve müşterilerimiz aracılığı ile alıyoruz. Tabi her ürün için iddialıyız demek her ürün için hemen hemen birinci eliz demek. Bu da bayilerimize ana dağıtıcı fiyatları ile ürün tedarik etme avantajı sunuyor. Avrupa’dan birçok profesyonel markanın Türkiye temsilciliğini yapıyoruz. Avrupalılar  ana distribütörlerin daha çok direkt kullanıcıya yönelmesini bekliyorlar ama biz 40 yıldır uygulamaya çalıştığımız ticari kültürümüzü devam ettirmeye ve ürünlerimizi öncelikle dağıtıcı firmalara satmayı hedefliyoruz. Son kullanıcı hem yerel dağıtıcıdan daha yakın hizmet alsın hem yerel dağıtıcı da icaretini geliştirsin istiyoruz. Bugüne kadar bu konuda Avrupalı iş ortaklarımıza direndik ve direnmeye devam edeceğiz. Bayiler için, bu felsefeyi savunan bir distribütör ayrıca 40 yılın tecrübesi ve gücü her zaman avantaj demektir.

İş Koruma stokta sürekliliğe önem veriyor
Ürünlerin devamlılığının olmasını son derece önemsiyoruz. Bir müşteriye ürünü verdiğimiz zaman o ürünün bizde devamlılığının bulunuyor olması gerekiyor.Malum bir beyaz eşya vb. gibi servis gerektiren ürünler satmıyoruz. Bizim sunabileceğimiz ve müşterilerin bizden beklediği tek hizmet ürünün stokta sürekliliğinin bulunması. Sattığımız ürünler bir proseste kullanılıyor ve kullanıcı memnun olduğu ekipmanı faaliyet devam ettiği sürece kullanmak ister. Bu işi iyi yapmak istiyorsanız ürününüzü kullanan kullanıcı her ihtiyacı olduğunda
ürünü sizden tedarik edebiliyor olmalı.
“KKD’lerde ürün fiyat endeksinin çok iyi analiz edilmesi gerekiyor”
Kişisel Koruyu Donanımları’nda doğru ürünü tanımlarken öncelikle sertifikasının olması  birincil kriterlerden. Çünkü Avrupa’da kabul edilmiş her ürünün olması gereken minimum kalite standartlarını belirten normlar mevcut. Ürün bu normları karşılamıyor ise zaten o ürünü tüketiciye satmanız hem etik değil hem de yasalar ile yasaklanmış durumda. Sektörümüzde maalesef hala bunu yapan firmalar da yok değil ancak artan devlet kontrolleri sayesinde her geçen gün sayıları azalmakta. Doğru ürünü tanımlarken ikinci kriter de doğru fiyattır. Yani ürünlerde kalite fiyat endeksinin çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Ürün fiyatının uygun olmasının yanında, kullanım ömrünün de uzun olması gerekiyor. Ucuz ürün alırken her zaman gerçekten ekonomi yapmış olmuyor insanlar. Belki tercih edeceği daha pahalı bir ürün ona çok daha uzun süre faydalı olup ona yıl sonunda gerçek bir ekonomi yaptırmış olacak. Kullanıcılar aslında bu noktada bilinçlendi.Her işe özel bir ürün var ve kullanıcılar bunun farkında. Artık onlara daha uzun süre hizmet edecek ve onların daha güvende çalışmalarını ağlayacak ürünleri talep ediyorlar. Bu bilinçlenmenin nedenini ise pazara birçok Avrupalı firmanın girmesine ve ürün çeşitliliğin artmasına bağlıyorum. Kullanıcılar kullandıkları ürünün  birçok alternatifi olduğunu gördü ve bu alternatifleri denemek istiyor. Her firma kendi ürününü tanıtarak hem Pazar payı almak istiyor hem de bu sayede kullanıcıları bu alternatifler konusunda bilinçlendiriyor.

Arge ve inovasyon
Tıp veya teknolojik ürünler gibi olmasa da bizim sektörümüzde sürekli gelişen canlı bir sektör. Kullanıcı ihtiyaçlarına göre sürekli yeni ürünler tasarlanıp satışa sunuluyor. İletişim çağında malum bu yenilikler de çok hızlı yayılıyor. Bizler de bu yenilikleri sürekli takip etmekteyiz ve uygun olanları firmamıza kazandırmaktayız. İş hacmimizin hemen hemen yarısı yabancı firmalarla olduğu için dış dünya ile bağlantımızın sürekli aktif olması, yurt dışına yaptığımız iş  seyahatleri ve fuar ziyaretlerimiz bize bu konuda yardımcı olmakta.

Yerli üretim ve Avrupa üretimi arasındaki farklar isguvenligi
Yerli üretim ve Avrupa’daki üretimler arasında büyük bir zihniyet farkı var. Şöyle ki; yurt dışında bizim kadar  rekabet ortamı yok, bizim kadar arz da yok, talepte yok. Bu noktada Türkiye’de arz da fazla, talepte fazla ve bu durum da firmaları fiyat politikasına müdahaleye zorluyor.Türkiye’de ki firmalar rakiplerimden nasıl sıyrılırım düşüncesini sürekli fiyat politikasını aşağıya çekmek olarak algılıyorlar. Avrupa’da durum biraz daha farklı. Onlar nasıl daha farklı olurum düşüncesini fiyat politikası üzerinden değil de kalite ve ürün üzerinden yürütüyorlar. Bu durumda, yerli üretim ile Avrupa’daki ürünler arasındaki farkı ortaya koyuyor. Düşünün bir tanesi daha ucuz nasıl üretirim ve satarım diye  vakit harcarken diğeri daha farklı ne üretebilirim, kullanıcının hayatını  nasıl daha kolaylaştırırım diye düşünerek vakit harcıyor.
İthalatçı olarak yaşanan sıkıntılar
İthalatçı olarak yaşadığımız sıkıntılardan ilki gümrük mevzuatı ile alakalı. İş güvenliği ürünlerinde gümrükten geçerken ürün Türkiye’deki diğer tekstil ürünleri ile aynı kalemde yer alıyor. Örneğin Türkiye’de gömlek üreticisi çok fazla ve devlet gömlek üreticilerini korumak adına, ithalatta ek vergiler getiriyor ki bu yerli üreticiyi korumak adına çok saygıdeğer bir düşünce ama gömleği korumak adına aynı cetvelde yer alan bizim iş kıyafetleri ürünlerimizde vergi içeriğinde kalıyor. Bir diğer örnek iş ayakkabıları; Türkiye’de basit sınıftaki iş ayakkabıları üretilebiliyor. Bu ülkemiz için sevindirici bir durum lakin iş ayakkabılarında çok teknik ve üst sınıf modeller de mevcut. Bu ayakkabılar gerçekten kullanıcıya rahatlık sunarken koruma seviyesini  de yukarı çekiyor. Kullanıcı daha rahat bir ayakkabı ile çalışırken daha güvende olabiliyor. Ancak bu tip modeller maalesef ülkemizde üretilmiyor. İthalat aşamasında basit ayakkabı üretimini korumak için konulan her ek vergi ithal edilen üst sınıf iş ayakkabıların fiyatlarını etkiliyor. İthalatçının ödediği her ek vergi fiyata yansıyarak tüketicinin bu ayakkabılara erişmesini zorlaştırıyor. Bu durum neticesinde kullanıcı ucuz ürüne yönelerek belki de güvenlik zafiyetine maruz kalıyor. İş kazaları da kaçınılmaz oluyor.Bizler Türkiye’de üretilemeyen teknik ekipmanlardaki bu adaletsiz ek vergi yükünün kaldırılması ve ülkemize kaliteli ürün gelişinin önünün açılması taraftarıyız.Böyle bir durumda yerli üreticiler de kendilerini bu ekipmanların seviyesinde üretim yapmak zorunda hissedecekler ve kazanan tüketici olacaktır. İş kazalarındaki azalma  neticesinde kazanan ülkemiz  olacaktır.Bir diğer sıkıntı is gümrüklerdeki uzun prosedürler ve yığılma sonucu ithalat aşamasında kaybedilen zaman sorunu. Avrupa’da 1 haftada sevk edilen ve 2. Hafta ülkemize varış yapan ürünlerin gümrük işlemlerinden çıkması ve stoklara giriş yapması bazen 1 ay sürmekte. Bu hem ürünün kullanıcıya geç ulaşmasına hem de bu bekleme süresi boyunca artan maliyetlerin fiyata eklenerek ürün fiyatlarının yükselmesine sebep olmakta.Kaybeden yüne tüketici olmakta.Eminim ki gümrükte uygulanan sıkı kontrollerin bir nedeni var ancak uzun yıllardır bu ürünleri kurallara uygun şekilde ithal eden ve bu işi layıkıyla yapan firmalara biraz daha  fazla güvenilmeli diye düşünüyorum. Her ürünü her detayına kadar her seferinde kontrol etmenin hem devlete bir maliyet hem de dolaylı yoldan ürün fiyatlarına artış getirdiğine inanıyorum.
“Sektörde yaşanan sıkıntılar”
İş güvenliği ürünleri yeri geldiğinde hayat kurtaran önemli ve teknik ürünler. Bu ürünleri kullanan kişilerin nasıl ki bir eğitim almaları ve doğru ürünü kullanmaları için sürekli iş güvenliği uzmanları tarafından denetleniyor olmaları gerekiyor ise bu ürünleri satanların da bu konuda eğitilmiş bilinçli kişiler olması gerekiyor diye düşünüyorum. Son zamanlarda oldukça popüler bir sektör olan iş güvenliği sektörü herkesin zengin olmak için gördüğü kestirme bir yol olmuş durumda. Buna bir çözüm bulunması gerekiyor zira bilinçsizce kullanıcıya satılan bir ürün o kişinin hayatına neden olabilir. Bu ürünleri satmak isteyen firmaların bir eğitim süzgecinden geçmesi bir çözüm olabilir. Devletin bu konuda kontroller yapması ve yetkili kişilerin bu ürünleri satabilecek konumda olması haksız rekabetin de önüne geçecektir diye düşünüyorum. Bu konuda eczacılık sektörü örnek olabilir mesela. Sektördeki bir başka sorun işe kontrolsüz şekilde yetiştiren iş güvenliği uzmanlarımız. Ülkemizin bu uzmanlık dalına ihtiyacı olduğu aşikâr. Ancak maalesef bu uzmanlığı elde eden bazı arkadaşlarımız
asıl uzmanlıklarına yoğunlaşmak yerine daha önce de dediğim gibi bu sektörde hem eğitim vermek hem de ürünleri satarak kısa yoldan zengin olma hayali ile bu belgeyi alıyorlar. Bizler bu ürünlerin ithalatını yapan ve ürünler için çalışan firmalarız. Bizlerden talep edilse dahi biz bu konuda eğitim vermiyoruz çünkü bu işin uzmanları var ve bu onların işi. Gel gelelim iş güvenliği ürünleri de bizim işimiz, bizler bu ürünlerin tedariki ve pazara sunulması için çalışarak bu işte uzmanlaşmayı tercih ediyoruz. Yaşadığım tecrübeler neticesinde diyebilirim
ki birçok iş güvenliği uzmanı arkadaşımız iş güvenliği ürünleri konusunda oldukça yetersiz bilgiye sahip.Bu nedenle bizler onlara bu konuda destek olmaya hazırız ancak onlar da unutmamalı ki iş güvenliği ürünleri satmaya başlarlar ise zengin olma ihtimalleri başka bir meslek dalındaki ihtimalden fazla değil.

Latest Posts

spot_img

KAÇIRMAYIN

HABERDAR OLUN

Nalbur sektöründen en son haberler e-postanıza gelsin.